Ehl-i Sünnet Vel Cemâat demek; sünnet ve cemâat ehli, yani sünnet ve cemâate bağlı ve ona sahip cıkanlar demektir.
Sünnet, sevgili Peygamberimizin inanç, i’tikad ve amelde izlediği yoldur. Bu yol şüphesiz onun ashâbının da yoludur. Cemâatten maksat ise, Müslümanların coğunluğudur; çünkü, Peygamberimizin ashâbından sonra gelen Müslümanların coğunluğu, ashâbın i’tikadı üzerinde sâbit kaldılar. Bunların inanç ve i’tikadlarından ayrılmadılar.
Ehl-i Sünnet Vel Cemâat, ashâbın, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiînin i’tikad ve inancı üzeredirler. Aynen bunlar gibi inanır, îmân ederler. Işte Ehl-i Sünnet Vel Cemâat bunlardır. Sevgili Peygamberimizin sünneti üzerinde, onun takip ettiği yolda olduklari için, kendilerine bu isim verilmiştir; çünkü Peygamberimiz, ashâbının inancına bağlı kalınmasını emretmiştir. Ehl-i Sünnet Vel Cemâat’e kısaca Ehl-i Sünnet de denir.
Cemâat ehl-i denmelerinin sebebi ise, hak olan i’tikadda Müslümanların coğunluğuyla birlikte oldukları ve onlardan ayrılmadıkları içindir.
Peygamberimizin arkadaşlarına „Ashâb“ ve „Sahâbe“, ashâbdan sonra gelenlere „Tâbiîn“(ashâba bağlı olanlar), bunlardan sonra gelenlerede, “Tebe-i Tâbiîn“(tâbiînlere bağlı olanlar) denir.
Ehl-i Sünnet Vel Cemâat’in benimsedikleri ve kabul ettikleri inancada Ehli Sünnet i’tikadi ve inancı denir. Kısaca söylemek gerekir ise, Ehl-i Sünnet Vel Cemâat sevgili Peygamberimizin ümmetinin coğunluğudur. Bunlar, süphesizki onun ashâbı ve imân esaslarında onlara uyanlardır. Îmânın esas ve temelleri ise, Allâh’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Âhiret gününe ve hayır olsun, şer olsun kadere, yani her şeyin Allâh’ın irâdesi ve yaratmasıyla olduğuna inanmaktır.
Ehl-i Sünnet’in en hayırlı ve faziletli (erdemli) olanları, hicrî tarihin ilk üç asrının Müslümanlarıdır. Yani Peygamberimizin ashâbı, Tâbiîn (ashâba bağlı olanlar) ve Tebe-i Tâbiîn (tâbiînlere bağlı olanlar)dır. Imâm Tirmizî ve başkalarının rivayet etmiş oldukları, „Ashâbımı ve ashâbımdan sonra gelenlerle, onlardan sonra gelenleri, sizlere vasiyet ediyorum. Cemâate (Islâm toplumuna, Müslüman toplumuna) sahip olun. (Bu toplumdan kesinlikle ayrılmayın.) Çünkü şeytan, bir kişi ile beraberdir. (Onu aldatıp kandırması kolaydır.) Oysa, iki kişiden uzaktır. Kim Cennetin orta yerini, en seçkin, en güzel semtini istiyor ise, cemâate sahip cıksın. (Müslüman toplumundan ayrılmasın)“ mealindeki hadiste kastedilen cemâat, Ehl-i Sünnet Vel Cemâat’tir.
„Bu ümmette yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Bunlardan yetmiş iki fırkası ateşte (Cehennemde), biri ise Cennettedir. O da cemâattir. (Ebû Dâvûd). Hadîs-i Serîfindeki cemâatten kastedilenler de bunlardır. Yoksa, namazları imâmla birlikte kılmak için oluşturulan cemâatler değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder